22 Mayıs 2015

firenze!

google görseller

gitmeden önce floransa hakkında o kadar çok okumuşum ki artık oraya gidince hiç bir şeye şaşırmam sanıyordum. öyle olmuyormuş. sokağı dönünce neyi hangi açıdan göreceğimi bilsem de o şeyleri görmemle yamulmam arasında çok zaman geçmiyordu. ama yine de floransa'ya hayallerimin kenti de diyemeyeceğim. ya yorgunluğumun artık katlanamayacağım bir dereceye gelmesinden ya da turist olup etraftaki turistten rahatsız olma ruh halinden, veya okuduklarımın doğrulanmasından. ha bir daha gider misin deseler, bin kez daha giderim derim, o ayrı...  

haydi başlayalım.. 

floransa'ya geliş saatimiz o saatten sonra turistik aktivite yapmaya pek elvermiyordu. biz de çok meraklısı değildik zaten (yalan!) o yüzden sokaklara vurup yürüyelim bol bol dedik. sanki hiç yürümedik ya!


kaldığımız yer çok güzel bir yerdeydi. pitti sarayının karşısındaki sokak. çıktık ve herkesin gittiği yönün tersine gittik. herkes ponte vecchio köprüsünü geçip duomo yönüne giderken biz ters tarafa yürüdük. dondurmacı bulmaya. ilkaycığımın pintiliğinden dondurma yiyemedik doğru dürüst (allah çarpacak şimdi :) )


eldeki rehbere uyup bir yürüyüş rotasına girdik. yeri gelmişken dk eyewitness travel guide'lar cidden çok iyi. dost ana turistik destinasyonların rehberlerini tercüme etmiş ve fiyatları ingilizce orijinallerinin üçte biri fiyatına. gezgin modundakiler lonely planet'e baksınlar yine de.

önünde berduş öğrencilerin şarap içtiği kendi halinde bir kilise gördük. basilica di santa spirito, yani kutsal ruh bazilikası. rehberde de çok bir şey demiyordu aslında. dedim ya yanımdakiler çok cevval, yine daldık içeri. efendim içerisi sade ama garip.



burası eskiden hümanistlerin toplandığı bir kiliseymiş. floransa milan'ı yenince (futbol maçında değil savaşta) signoria "burayı yıkın, yenisini yapın bu zafer şerefine" emri vermiş. rönesans mimarisinin en özgün örneklerinden biri sayılırmış bu bazilikanın içi. mimarı bruneleschi. yani floransa duomosunun efsanevi kubbesinin ve san lorenzo kilisesinin mimarı. ikisinde de tek başına çalışamadığı için antik süreklilik ilkesini mimariye uygulayamamış abi. sonra tek başına burayı tasarlamış ve istediklerini uygulamış. tabi ölünce yarım kalmış işi, öğrencileri bitirmişler. çok merak ettik planladığı fasat nasıl oalcaktı acaba? 

garip deyişimin nedeni şu: genelde apsis bir sürü ıvır zıvırla dolu olur ama burada öyle bir bölüm yok. kiliseyi dolanırken net şekilde latin haçını hissediyorsun. transeptte bir altar, içerisinde michelangelo'nun ilk heykellerinden bir isa, barok rükuşlüğün bir dereceye kadar anca bulaştığı şapeller. misss. güzel yer, gidin görün işte.





ponte vecchio. akşamın o harika ışığında gördüm ilk kez ama nedense bana çok da beklediğim gibi etkileyici gelmedi. bu harika şehirde usul usul akan arno'da kürek çekenlere bakıp hasetlendiğimdendir belki.



turist tuzaklarına düşmeden usul usul yürüyelim, içimize sinen bir yerde oturup yiyelim içelim dedik. 

http://joshstravelblog.com/

piazza della signoria!! salman rushdie'nin floransa büyücüsü kitabı sayesinde hakkında bir sürü şey öğrendiğim yer. dan brown'un infernosu'yla adım adım bildiğim yer :) . rilke'nin floransa günlüğü'yle tadını paylaştığım yer, hatta dante.. ahh dante.. pardon yahu. bunları sonra anlatıcam..


istanbul'da da #şiirsokakta adlı bir sokakta sanat hareketi muadili bulunan 'şiirin kurtuluşu hareketi'nin eylemleri!


tarihe not düşülsün..


biliyormuş gibi yaptım, arada anlıyormuş gibi hep haritaya baktım ama gitmek istediğim yöne değil bambaşka bir yere götürdüm ekibi. zaten sızlayan bacaklara bir darbe de ıssız floransa sokakları.


çıka çıka santa croce'ye çıktık. kutsal haç kilisesi. michelangelo'nun, galileo'nun, machiavelli'nin, rossini'nin ve bilimum italyan sanatçının ebedi istirahatgahı. nasılsa yarın geliriz buraya dedik ama maalesef gelemedik.





dante floransa'da hep mi popülerdi yoksa zaten popülerdi de dan brownvari yazarlar sayesinde daha da merak edilir mi oldu acaba diye düşündüm durdum. çünkü bir çok stencil vs. gördük floransa sokaklarında. en başta salak bir soru görünüyor bu sorduğum ama o kadar çok "follow the footsteps of profesor langdon" spotlu şehir turu reklamı gördüm ki!  



ve duomo. çok büyük. o ışıkta, mermerin beyazlığında, kubbenin turunculuğunda çok daha büyük...


floransa çok kalabalık. dolandığımız yerlerin çoğu turist kalabalığı ama binalar o kadar büyük ki, yapılar öyle dizayn edilmiş, sokaklar öyle düzgün çizilmiş ki insanı hiç'e indiriyor. orada çektiğim fotoğraflara bakıyorum, hep koca koca binalar; dikkatli bakıyorum bir sürü insan.. özet geçiyorum: rönesans mimarisi nedir derseniz, aha da budur! 


batı dünyasının ilk yetimhanesi. masumlar hastanesi. doğu dünyasında yetimhane olmayan mahalle yokken batıda bırakın yetimhaneyi 'çocuk' kavramı bile yok. sokakta açlıktan ve soğuktan ölmek hiç de garip ve sıra dışı algılanan şeyler değil o zamanlar. takdiri ilahi çünkü. şehir yöneticilerinin biraz da şan istekleriyle ve fransisken yardımseverlikle beraber bir yetimhane fikri doğuyor. e tabi erken rönesansın hümanizmi sağolsun. neyse burası ve bu meydan da brunelleschi'nin eseri. mutlaka göreceğim deyip göremediğim yerlerden biri daha. 

güncel not: bu meydanda pazar kuruluyor. çoğu göçmen olan satıcılar repubblic meydanındaki şeyleri 3'te 1 fiyatına satıyorlar. yürümeye değer. gerçi biz sonunu yakalayabildik. deri bileklerimiz oradan hatıra... 




işte o kalemle çizilmiş, önüne çıkan her şeyi yıkan, insanı ezen o despotik caddeler! floransa'yı neden o kadar da sevemedik sorusunun sevabı bu işte. demokrasi görünümlü faşizm be bu!


piazza della repubblica.



sokaklarda ve caddelerde, hatta meydanlarda tek bir ağaç yok. kaldırımların ortasına dikilmiş sokak aydınlatmaları yok, gece şehir sarı tonlarında ve karanlık. italyan polis arabalarının ve ambülanslarının sirenleri iğrenç. gece yarısına kadar gencecik kadınlar rahat rahat sokaklardalar, bundan ne sonuç çıkarılacağı çok belli. kent kocaman bir açıkhava mimari müzesi gibi, daha sonraki gelişimde arka mahallelerini de gördüm, oradan biliyorum..



olur anam babam bacım. düşünmedim değil.. 


21 mart 2014


bu gezinin diğer yazıları için:
roma havası
tematik roma I
tematik roma II
vatikan müzelerinde yoruldum ben!
san pietro'nun kubbesine çıktım ben!
cinque terre'ye bi gidin de...
men dakka dukka veya forza lucca
siena - gece
siena - gündüz
firenze!
floransa!
fiorentina!


2 yorum:

Gamze Esra Ersöz dedi ki...

Folarans tam bir sanat şehri.Ancak sizin dediğiniz gibi ben de aşık olmamıştım. Öte yandan Saint Gimiagno'ya gittiniz mi bilmiyorum ama harika bir yerdi.

gezenbezgin dedi ki...

gidemedik :(

kesemize uygun konaklayacak bir yer bulamadık. ama 5 sene sonraya söz verdik, o zaman gideceğiz :)