18 Mart 2011

mavi


buraya kadar koşa koşa geldiğime değdi. sigaradan kurtulalı 3 ay olmuştu ben oradayken. onca sıkıntılı zamanda sigara aklıma gelmişti de içmeyeceğim deyince gitmişti aklımdan, ama burada bir türlü kurtulmadım o duygudan. iyi ki diyorum, allahtan, yanımda yöremde sigara yokmuş, iyi ki kanadalılar çok temiz medeni insanlarmış da izmarit bile bulunmuyormuş yerde. bulsam içer miydim bilmiyorum ama bulamadım ya, bulsaydım içerdim gibi geliyor şimdi. neyse, daha önce cn tower'ı anlatırken toronto'da en sevdiğim ikinci yer demiştim galiba. işte burası, ontario gölü, toronto'da en sevdiğim yer oldu. içinde olduğum park dikmen'deki sıradan bir semt parkından büyük olmasa da göl onu eşsiz kılıyor. hatta şunu da söyleyeyim: bu kadar sonbahar bile yetmiş...


16 Mart 2011

graffiti


tamam çok büyük bir beklentim yoktu çin mahallesine giderken, ama yine de çin mahallesinde ucuz çin malı ıvır zıvır satan dükkanlar yerine biraz çin işi bir yaşam görmek isterdim yine de. ottawa'nın çin mahallesini yetersiz bulmuştum ama sokaklarında 127 dilin konuşulduğu toronto kentinin çin mahallesinin daha gösterişli ve daha çinli (hadi uzakdoğulu olsun) olması gerekmez miydi? değil. zaten tanıtım broşürlerinde burası "china town" isminde olsa da korelisinden tayvanlısına, japonundan çinlisine uzakdoğulu herkesin ikamet ettiği mahalle deniyor. bu anlamda torontonun "asyalı"ları çin asimilasyonuna uğramış bile sayılabilirler...

14 Mart 2011

york'un mektebi sultani'si


hızlı hızlı yürüyorum dedim ya, aslında hem bu yüzden hem de japon turist olmayayım diye bir sürü fotoğrafı (!) pas geçiyorum. tabi soğuk hava yüzünden sürekli olarak hareket etmek zorunda kaldığım da unutulmasın. ama yine de urban trekking kurallarına bağlı kalıp geçtiğim rotayı belirlemek için durup ara ara fotoğraf çekmek zorunda kalıyorum (gene parantez içi ünlem)....


12 Mart 2011

church - wellesley village


toronto'da çektiğim fotoğrafları doğru dürüst bir sıralamaya koyamadım. ben de görüşmelere gidip gelirken kayıt altına aldıklarımı daha sonra kullanmak üzere bir kenara koyup kentin sokaklarında yalnız başıma yürüme şansımın olduğu cuma gününden başladım. yürüme rotamla aynı hatta fotoğraf koymakla başlıyorum efendim. buyrun:

2 Mart 2011

bloguma dokunma!


"bolivya'ya peru'ya vize uygulamayan avrupa, şerefsizlik yapma da vizeleri kadır bize" diyen sevgili ülkem, habire gelişen, durmaksızın irileşip serpilen demokrasimiz sayesinde olsa gerek bir siteye, bu siteye, erişimi kapatma kararı almış. bir süre erişimimiz olamayacak anlaşılan buralara.. yasak uygulanıncaya kadar elde ne var ne yoksa devam buradan. yoksa başka bir çare bulmak şart olacak herhalde..