21 Temmuz 2010

döndük !



begonvil, beyaz badanalı ve mavi kapılı bir ev.
bodrum'daydık.
geldik de üstüne düğün bile yaptık.
hatta yetmedi, şimdi de istanbul'a gidiyoruz, bir düğünümüz daha var!
gelince bol bol görüşürüz....

10 Temmuz 2010

tatile gidiyoruz



bizim tayfayla tatile gidiyoruz ! o kadar çok ihtiyacımız vardı ki bu tatile, geriye doğru saya saya bitermedik günleri. yine hep beraberiz, yine yollardayız. heyyoooooooo gidiyoruz ulenn!!


üstteki fotoğraf ya 1999 ya da 2000 yılından. O zaman altımızda 900 motor bi renault twingo vardı. Aytaç'ın bok böceği. tepmediğimiz yol kalmadı birlikte. hatta şöyle söyleyelim foça'dan tutun aşağı doğru ege sahillerinden devam edin ve bunu sahil hattı boyunca (!) alanya'ya kadar sürdürün. o yolları hep beraber aldık. küçücük bir araba, iki tane ucuz çadır, piknik tüpü, çaydanlık, iki üç tava, gezip duruyorduk. şimdiyse senede 15 izin günümüzü satın alabilmek için var gücümüzle çalışıp duruyoruz...


neyse. enseyi karartmayalım! biz yine tatile gidiyoruz. ben, ilkay, aytaç, özlem, dilek ve deniz'le :)

darısı başınıza millet !

9 Temmuz 2010

elimde kalanlar - 2

 lajvard blogunda çektiği nilüfer fotoğraflarını koyunca "özendim şimdi. ben de çektiğim kurbağa fotoğraflarını koyayım bari" demiştim. beni ne kadar ciddiye aldı bilemem ama o da kaplumbağa fotoğrafları koymayı taahüt etti. elinde harbiden var mı bilmem, eğer yoksa dağda tepede günlerce fotosu çekilecek kaplumbağa arayacak sanırım :) ama bende gerçekten de vardu kurbaa fotosu. ne diyeyim o düşünsün!


buradaki fotoğraflar 23-24 nisandaki salihli'ye aile ziyaretimizden. aslında piknik yaptık, et yedik, çekirdek çitledik bol bol. ama kimsenin canı kalmasın şimdilik diyerek o fotoları mümkün olduğunca pas geçiyorum. "elimde kalanların" ikinci postası işte o günlerden....

8 Temmuz 2010

elimde kalanlar - 1

uzun bir aradan sonra yine ben! gerçi 20 gün olmuş ama bloglama için uzun bir ara. neden bu kadar geciktim sorusuna verecek yanıtım "fotoğraf çekmiyorum da ondan" değil. fotoğraf çekiyorum yine, arada, sırada. yalnız şöyle bir durum oluştu. google analytics sayesinde siteye kimler neden gelmiş az çok görebiliyorum. son zamanlarda "grup yorum" konseri ile ilgili aramalar sonucu buraya gelmiş ve takip etmeye karar vermiş olan bir çok izleyici var. ve ben buraya ne koyacağımı o yüzden biraz şaşırdım. blogu yapmaya ilk başlarken çektiğimiz fotoğraflar üzerinden bir foto-günlük gibi bir şey olsun istemiştim. yani yediğimiz, içtiğimiz, gittiğimiz, katıldığımız, sinirlendiğimiz, eğlendiğimiz, güldüğümüz şeyleri fotoğraf üzerinden bellekte tutmaktı asıl amacım. ankara'ya mahkum bir çalışan olduğumuz için ve bittabi ankara'da ve ülkede olup bitenlere sadece seyirci kalamayacağımız için blogda bolca eylem ve foto-haber etiketli başlık oldu. bu biraz blogun gidişini kaydırdı. oysa bu blogu kafamda tasarlarken amatör fotoğrafçı olarak "sanatsal fotoğraf", "eylem fotoğrafı", "aile, eş, dost fotoğrafı" ve/veya "gezi fotoğrafları" diye bir ayrım yapmamıştım. yani hem gündem içinde ne hissetiğimiz olacaktı hem de eşin dostun düğünü sünneti, hem gezdiğimiz yerlerden anılar olacaktı hem de kedilerin zıpırlıkları. şimdi o yüzden gerginim. belli google aramalarından dolayı burayı takibe geçmiş kişilere "biz antakya'dayken ..." veya "biz bilmem nerede içerken ...." diye başlayan cümlelerle bizim kendi fotoğraflarımızı mı sunacağım?

maalesef öyle... blogun bir şekilde takip edilmesi hoşuma gitmiyor da değil tabi. gidiyor. ama yaşam da (yaşamım da) devam ediyor. kimseye bir şey vaad etmedim ama kendi kendime olay çıkardım. neyse, dostlar, ben devam ediyorum. günlüğe düşülmesi gereken notlarla...


uzun süredir düzenlediğim ama fırsatını ve bahanesini bulup da buraya koyamadığım fotoğrafları fotoğraf makinesine kavuşmamızın 1. yılı şerefine buraya eklemeye başlıyorum... konu, kişi, mekan ve zaman bütünlüğü yoktur....