27 Mayıs 2010

leman sam ve biz


devrim yürüyüşü sonrasında leman sam konseri. buradaki fotoğrafları seçerken habire leman sam şarkıları aklıma düştü. sesim çok güzel heba olmasın sağda solda diyerek şarkıları hep içimden söyledim. sonra sustum, leman söyledi. ilkay'a dediğim gibi kafamın içinde radyo istasyonları fink atıyor (ona göre diş dolgularım kapıyordur belki frekansları. oysa benim diş dolgularım metal değil :) )..

marsis konserinde gerçekten çok eğlenmiştik. ama leman sam bir başka. kendi şarkılarını söyledi, kızı şehnaz sam "commandante che guevera" ile milleti coşturdu, arada ankara havaları çaldılar, en son da zülfü livaneli şarkıları ile konseri bitirdiler. daha ne olsun? haaa leman sam şahnaz'ın yanında şevval'i de getirse çok memnun olurduk tabi. seneye inşallah... benim için bu seneki şenliğin en güzel konseriydi...

25 Mayıs 2010

lost


lost nihayete erdi. lostie'lerin kiminin kıçı tavana vurdu, kimi de hayal kırıklığı ile uykunun yolunu tuttu. ah anam vah anam 6 senemiz heba oldu, onca bölümü bunun için mi izledik, kolay mı ulan 115 bölüm yani 4800 dakika izledik de finali bu mu olacaktı, herşey mistikmiş, bilimsel değilmiş, yalanmış, dolanmış, sulu zırtlak kıçı çıplak bir final olmuş da da da... ne bekliyordunuz ki saygıdeğer lostie kardeşlerim?

hepimiz bu bir rüya olsun (da kimin olursa olsun) da kendimizi eşleştirdiğimiz lost figürleri bunca eziyete cefaya katlanmış olmasın, o güzel claire kafayı yemesin, mr. eko totemlerine devam etsin, walter köpeciği ile boğuşup dursun, sayid nadya'sına kavuşsun, ben'le jack ezik ezik yaşamaya devam etsin, sawyer dolandırıcılığa devam etsin istemedik? söyleyin ha hangimiz? hepimiz istedik herşey rüya olsun oceanic flight 815 düşmemiş olsun. bunların hepsi kate'in cinsel fantezisi olsun. ama olmadı! hepsi gerçekmiş!

neyse, see you in another life brother!

23 Mayıs 2010

devrim




bahar şenliğinin 3. günü. geleneksel devrim yürüyüşü ve 'devrim' stadının sahasına mumlarla 'devrim' yazılması. bu kadar 'devrim' demişken, artık 'devrim' kelimesi spor medyasında bile korkulmadan kullanılıyorken (ve buna yol açan bursaspor harbiden de ülke futbolunda bir devrime imza atmışken) bu konu başlığı başka bir şey olamazdı. 

saat 17:00'de projeyi gerçekleştirmek üzere tribündeki yerimi aldım. 17:04'de başlayan çekimler 20:26'da bitti. bu arada 440 fotoğraf çekilmiş. bunlar moviesalsa programı ile 10 fps olacak şekilde birleştirildi. ilk time lapse denemem. aslında istediğim tam olarak bu değildi. mesela havanın kararışını, ışığın gidişini de vermek isterdim. ama ilk denemde aperture-priority ile ve otomatik iso'da çekince bu pek mümkün olmadı. manuel çekim yapmak gerekiyor. aslında time lapse için 15-20 fps daha uygun ama o zaman da insanlar hiç belli olmuyordu. en iyi sonucu böyle aldım. bunda da gökyüzü belli olmadı. ama na'palım bir dahaki sefere...

21 Mayıs 2010

marsis




marsis! tolga sayesinde tanıdığımız, tanıştığımız harika grup! 13 nisan akşamı odtü bahar şenliğinde stad konserindeydiler. dinlemek başka şeymiş, izlemek görmek başka şey. ilk dinlerken herkes gibi ben de kazım'ı dinliyormuş gibi olmuştum. hatta ilk tepkim, yalan yok, 'kazım taklitçisi' olmuştu. nedense iyi yapılan her işi öncekilere tahvil etmek gibi bir hastalığımız var. ne büyük haksızlık! bu, bütün raggae sanatçılarını bob marley'e benzetmeye benziyor. bunu marsis'i dinleyene kadar anlamamıştım. en başta yaptığım haksızlığı tüm utancımla birlikte geri alıyorum. size en fazla yine kazım'a referansla 'kazım'ın takipçileri' denir ki bu sizler için ve bizler için gurur verici bir şey olsa gerek....