25 Şubat 2010

dilek deniz'i seviyor...


karşınızda yeni sözlüler, yeni nişanlılar! pek tabi onlar da işe bir nikah olsun diye başlayanlardan :) ne gerek var ki, biz istemiyoruz ki, biz farklıyız ki gibi türlü söylemlerle girişilen iş haliyle onların dediği gibi olmadı. haliyle diyorum çünkü bunun ilk örneğini biz teşkil ediyoruz (o zaman bile bülent abi gelip biz de bi nikah yeter diyorduk ama davullu zurnalı yaptık düğünü demişti). biz demiştik, boşuna çabalamayın, aileler ne isterse o oluyor. bkz: biz, ali-pınar, aytaç-özlem. cemal'le burcu pek uymuyorlar bu tanıma gerçi. neyse, efendim bi nikah diyerek yola koyulan ama şimdiden bohçalı, salonlu nişanlanan dilek hanım ve deniz bey....

--bence dilek o mor ya da pembe gelinliğimsi şeylerden giymeliydi :)

22 Şubat 2010

bohça


nihayet beklediğimiz tarih geldi. 20 şubat 2010. kızımız dilek'i oğlumuz deniz'e aldık. veya şöyle de denilebilir: kızımız dilek'i oğlumuz deniz'e vardik. nasılsa ne alanız ne de veren ya, hatta hem alanız hem veren, en çok biz eğlendik, karlı çıktık :) dilek ve deniz telaşını çekti, tüm gerginlikleri yaşadı, keyfini biz sürdük vesselam...


ani bir kararla lüks doğu karadeniz seyahat ile afyon'a, oradan şans eseri de kamil koç ile denizli'ye geçtik. aytaç'ın uçağından evvel denizli'ye ulaşmış olduk. deniz aytaç'ı almaya geldiğinde bizi de görsün şok olsun dedik. oldu. zaten şu söz/nişan olayında her şey de çok güzel oldu :)

19 Şubat 2010

hayvanat



tekel direnişi serisine küçük bir ara... az da olsa yeni lensimizin keskinlik ayarlarını göstermek gerek. tabi odaklama becerimizi veya beceriksizliğimizi. serçe! çok güzel kuşsun. 50mm ile bile çekilebiliyorsun :)

15 Şubat 2010

kalibrasyon sorunu


arkadaşlar,

bloga koyduğum fotoğrafları siz benim gördüğüm gibi görmüyorsunuz. çok alengilli bir cümle olsa da bu bir gerçeğin ifadesi. efendim ben fotoğrafları kendi monitörümün ayarlarına göre düzenliyorum (mesala bende parlaklık 85/100 iken kontrast 95/100 dü mesela). aynı ayarlar sizin monitörlerdeki ayarlarla aynı olmadığı için benim "aaa ne şahane oldu!" diyerek koyduğum fotoğrafları "amannn ne boktan bir şey bu. neden koydu ki buraya" tarzıyla izliyorsunuz. bunun doğrudan bir çözümü yok ne yazık ki. ama en başta fotoğraf makinesi ile monitör ayarlarını kalibre edebiliriz. sonra da yaşasın mönitörlerin ve ekran kartlarının kardeşliği diyerek tüm bilgisayarları birbirileri ile kalibre edebiliriz. bunu yapınca daha önce yaptığımız fotoğraflar karanlık, boğuk, silik, abartı renkli ya da çok kontrastlı gelecek. aslında buna değer mi bilmiyorum da. aslolan matbu hali neticede. neyse girişimlerim sürecek. bilgilerinize....

2 Şubat 2010

forza tekel!!


tekel direnişinin aldığı desteği anlatabilmek için sadece bunun tribünlerdekilere yansımasına bakmak yetecek aslında. hani hep "futbola siyaset bulaştırmayın" diye garip bir söylem vardır ya, hani siyasetin zaten futbola ölümüne bulaştığını farkedemeyen hatta gizleyen söylem, bir hayli rahatsız bu gidişattan. önce basit bir önermeyle başlamak gerekiyor: 'bir toplumsal eylem tribünlerin çoğundan destek alıyorsa, o eylem sonuna dek gider'.


tekel direnişinde de durum farklı olmadı. daha önce de farklı taraftar gruplarının siyasi mesajlar veren sloganlarına, pankartlarına, eylemde arzı endam edişlerine şahit olmuştur bu gözler. bunun belki en açığa çıkan örnekleri -şimdiye dek- tezkere meselesinde ve filistin meselesinde sergilenmişti. ne mutlu ki (bazı) taraftar grupları tekel direnişine de aktif destek veriyorlar.